“Ey Dünyadaki İnsan, Sana Bir Şey Söylemek İstiyorum…”
Bir Filistinli çocuğun mektubu
Merhaba,
Ey Dünyadaki İnsan, Sana Bir Şey Söylemek İstiyorum. Benim adım Yusuf. 8 yaşındayım. Aslında belki de 8 yaşıma bastım mı, bilmiyorum. Çünkü burada takvimler işlemiyor. Güneş doğuyor, ama biz güneşle değil, patlamalarla uyanıyoruz.
Ben bu mektubu sana enkazın köşesinde yazıyorum. Kalemim yok, defterim de… Babamın eski gömleğinin arkasına kömürle yazıyorum, belki biri okur diye…
Ben aslında oyuncak araba isterdim. Uçurtma uçurmak isterdim. Okula gidip arkadaşlarımla teneffüste gülmek isterdim. Ama hiçbiri olmadı. Çünkü biz bombaların gölgesinde doğduk.

Benim ablam vardı, adı Lina. Saçları örgülüydü. Gülmeyi çok severdi. Bir gün ekmek almaya gitti… Dönmedi. Sonra bir adam geldi, anneme bir poşet verdi. İçinde Lina’nın ayakkabısı vardı, sadece biri… Öbürü enkazın altında kalmış.
Ben de çok ağladım o gece. Ama annem ağlamadı. Sadece başını yere koyup sustu. Ertesi gün onu da kaybettik. Bir bombayla… Şimdi annem de, ablam da gökyüzünde. Ben ise hâlâ buradayım.
Ey dünyadaki insanlar…
Siz hep özgürlükten bahsediyorsunuz ya… Hani barış, insan hakları falan… Bizim hiç mi hakkımız yok? Ben çocuk değil miyim? Neden benim okulumu yıktılar? Neden benim arkadaşımın üzerine bomba attılar? Neden biz hep kaçıyoruz, saklanıyoruz? Neden bizim yüzümüz gülmüyor?

Benim kardeşim, Muhammed, 3 yaşındaydı. Dondurma hiç yemedi. Denizi hiç görmedi. O, oyuncakları olmayan bir odada büyüdü. Bir gece başını kucağıma koyup, “Abi, bomba sesi gelirse sarıl bana, tamam mı?” dedi. Ertesi sabah onu da kaybettim. Ben sarılamadım… Çok hızlı oldular.
Ben büyümek istemiyorum artık. Çünkü burada çocuklar ya mezara büyüyor, ya mezarsız gömülüyor.
Siz hiç bir çocuğun göğe bakarak dua edişini gördünüz mü? Ben her gece dua ediyorum. Diyorum ki:
“Allah’ım, ya bizi kurtar, ya da beni ablamın yanına al.”

Ey okuyan…
Belki bu mektup sana ulaşmaz. Belki kimse duymaz beni. Ama olur da okursan… Lütfen sustukların için utan.
Lütfen yüreğinde azıcık bir sızı hisset.
Çünkü biz ölürken dünya sadece bakıyor.
Ve eğer bir gün büyürsem —eğer sağ kalırsam—
Söz veriyorum, çocukların hiç ağlamadığı bir yer kuracağım.
Ama… sanırım bu sadece bir hayal.
Artık gözlerim çok yanıyor.
Duman dolu gökyüzüne bakarken bu mektubu bitiriyorum.
Eğer bir gün bir çocuğun yüzünü gülerken görürsen,
Bil ki o Filistinli bir çocuğun hayalidir.
Yusuf
Gazze’nin yıkık sokaklarından…